Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zamanlar...

Zamanlar akıyor damarlarımdan, geçmiş perde oluyor geleceğime net göremiyorum önümü. Yarim bakıyor uzaklardan işitiyor oluyorum; özlemini öfkesini en yangın en derin sessizliğini bensizliğini. Gözlerim konuşuyor yerime yerimize. Sevda ikliminde yeşeriyor çiçeklerim ve yükseldikçe yükseliyor türkülerim. Zamanlar akıyor içimden ve ben büyüyor büyüyorum. Hasret türkülerine kulak veren gönül veren yarime doğru eğiliyorum. Selam olsun davası sevda sevdası dava olanlara. Selam olsun aşkına türküsünü sözüne özünü katanlara...                                                           Üsame...

Ben Şerefsiz Bir İnsanım

Bir liselinin vicdanı; Ben Şerefsiz Bir İnsanım Havalar soğuyor, evin sıcak olması lazım ama evin de dışarıdan farkı yok. Evde ne maddi ne de manevi sıcaklık var. Hadi manevi sıcaklığı geçtim kaloriferler yansın o da yeter bana. Evde kimsenin kafası görünmüyor battaniyeden. Kimse kimsenin umurunda değil walla. Neyse bugün Recep'in dediği sitelere teker teker girdim. Harbiden sağlam baya. Karıların hepsi at gibi. Videoların bazıları üç saat oğlum. Ben izlerken yoruldum, adamlar; çekerken yorulmamış helal olsun. İşini hakkıyla yapmak bu olsa gerek. Geçen merak edip girdim Dani Daniels'in hayatını araştırdım lan dedim kendi kendime ne acayip insanlar var. Garip abi walla porno sektörü. Gerçekten bi elde fare bi elde malum şey izliyoruz ama zor yani kolay değil o videoları çekmesi o yaşam tarzı. Recep de az çakal değil, adam bi de hafız olacak. Gülen mi ağlan mı walla. Aha kapım çalıyor yine. -Ne var anneee -Oğlum çay içelim gel, babanla haberlere bakın Lan oğlum s

Hayatın Ağzına Tüküren Tanrılara İSYAN

Nefes alamıyor içime sızan duygularım. Yüreğimde tarifi imkansız bir yangın var; Özgürlüğümüz masum olmayan gözlerde müebbet yedi. Hasretimize ayar verildi. Gözü devrimde olan imanımıza ölüm bedel biçildi. Destek görünenler el altından itekledi. Kaliteyi parada kılda tüyde takkede şapkada fedailikte arayan bu ideoloji makineleri otorite kabul edildi. İlke ve değerler şahsiyetlere kurban edildi. Kuzu postuna bürünmüş niyetler gösterişli vitrinlerde sergilendi. Görünüşü cengaver esası; silik,yitik ve korkak canlılar türedi. Kıyafeti karakterinden pahalı suretler takdir edildi. Değişik statülerde farklı boylarda Tanrılar bela oldu başımıza. Ellerinde sopasıyla adam döven bu kalleş Tanrılar; birbiriyle sidik yarıştırırcasına zalimlik ve mutlaklık yarıştırdı. Mutlak değerde sıfıra uzaklığı aynı olan bu Tanrılarımız teker teker mazlum seçti. Bu Tanrılarımız o kadar adaletsiz ve ilkesiz ki kötülük ile değil kötü ile mücadele etti. Kitaptan, ezberden, önüne sunulmuş paketten başka hakikat d

SEN SEÇTİN!

SEN İYİ İNSAN DEĞİLSİN! Adın gibi biliyorsun. Sen iyi bir insan değilsin. İtiraf et. Sebebi sensin. Evet biliyorsun sen iyi insan değilsin. Hırsızlık yapmadın tecavüz etmedin namazını geçirmedin domuz eti yemedin. Bunlardı çünkü senin ambalajın. Bunlarda sakladın asıl sen'i. Sen meydanlara hiç çıkmadın ki. Kaçtın hayattan. Önce kendinden kaçtın sonra bizlerden kaçtın. Sen korkaksın. Hem de çok korkak. Yiğit değilsin. İki yüzlüsün. Aşağıdan sana bakan göbeğin keşke sofrada yediğin ekmek yüzünden olsa. Sen nelerin ekmeğini yedin. Sen, sen değilsin. Sen, sen olmana izin vermedin. Sen yaptın. Sen seçtin. Sen istedin. Sen suçlusun. Köpekten kaçar gibi kaçtın sorumluluktan. Düşünmemek için elinden geleni yaptın. Okumamak için okudun. Bir daha öğrenmemek için öğrendin. Anlamak için yaşamak için değil kullanmak ve hayatta kalmak içindi bunlar. Sadece aklını, paranı, oyunu, değil tüm 'seni' kiraya verdin. Sen verdin. Sen istedin. Sen iyi bir insan değilsin. Bunu biliyorsun. Kal

Hayatın Kaynağı / AYN RAND

THE FOUNTAINHEAD Howard Roark'ın Mahkeme Savunması ... Bu kısacık bir andı. Roark konuşmaya başlamadan hemen önceki o sessizlik anı.  "Binlerce yıl önce, birisi ateş yakmasını keşfetti. Herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye, o ateşte yakmışlardır onu. İnsanların korktuğu bir şeytanla işbirliği yapan kötü biri olarak görülmüştür. Ama ondan sonra, insanların ısınmak için, yemeklerini pişirmek için, mağaralarını aydınlatmak için bir ateşi olmuştur. O adam onlara, akıllarına gelmeyen bir hediye bırakmış, karanlığı yeryüzünden kaldırmıştır. Yüzyıllar geçmiş, derken biri tekerleği icad etmiştir. Herhalde o da insan kardeşlerine öğrettiği tekerleğin çarkında parça parça edilmiştir. Yasak şeylerle uğraşan bir küstah olarak görülmüştür. Ama ondan sonra, insanlar artık ufukları aşarak yolculuk edebilmeye başlamışlardır. Bu adam onlara akıllarına gelmeyen bir hediye bırakmış, dünyanın yollarını açmıştır. O adam, o boyun eğmeyen ilk adam, insanoğlunun başlangıçt

الموت و أنت

الموت و أنت (almawt w 'ant) Ölüm yaklaşıyor, hissediyorum. Korkuyor muyum? Hayır tabiki de ama pisi pisine gitmeye gönlüm razı değil. Ölüm gerçekten ciddi hassas bir konu. Pek şaka kaldırmıyor. Bir yakınının ölüm haberini aldığında ister istemez bi duraksıyorsun. Ölümün var olduğuna, sırada bekleyenler arasında kendinin de olduğuna ve hazır olmadığına bir kere daha şahit oluyor kulakların. Ölecek olan başkaları oluyor hep. Biz kendimizi özellikle bu konuda kandırıyoruz. Yaptığımız işlere verdiğimiz emeklere bakınca kendimize en az 65 sene ömür biçiyoruz. İnsanın hayaller kurması, şimdiden zeminini hazırlaması, yatırım yapması değil dikkat çektiğim nokta. Benim derdim şu dostlar; Büyük fotoğrafı göremiyoruz. Herşeye bir B planımız C planımız varken ölüme bırak planı ölüm aklımıza dahi gelmiyor. Gelmediği için de hem kendimize hem geridekilere olması gerekenden fazla acı yüklüyoruz. Herkes içten içe yatağında son nefesinde eceliyle göçeceğini düşlüyor ve kendini buna inandırıy

Hakikate küsen sevdam

Heybemde sana verebileceğim birkaç birşey var sevgili; Düşüncelerim,hayallerim,hedeflerim, umutlarim... Devrim yapacak koca bir yüreğim var desem, haykırsam kulağı duyan sağırlara. Altın kadar kıymetli desem iyi niyetim. Karincayı incitirim belki ama insanları incitmem desem. Dürüst ve samimi olsam, alacağım maaş gölgede kalır mı bu fahişe sistemde. Boyun eğmesem, haksızlığa gelmesem... Zengin ettiğimiz patronlarımızı, afyonlarıyla kafayı bulduğumuz ideolojilerimizi, insan eli olan dinlerimizi bir kere olsun yerle bir etmeyi denesem tırsar mısın benden?  Ama ölmemeliyiz biz değil mi sevgili? Çünkü yapacağımız çok güzel işler var. Daha eyfele gidecez. Yata binecez. Bize sırtını dayamış bu sahtekar iyi insanları doyuracaz.  Aklın almaz hissiyatımı, yüreğin kaldıramaz bu sancıyı.  Herkes layığını bulacak bu pislik dünyada.  Sence de biz iyi insanlarız değil mi sevgili? Bir kere olsun kul hakkı yemedik biz. Kimseye kötü bir söz söylemedik ki biz. Kimseye bir kötülüğümüz olmadı ki b

Kaybolan Sesim

Her gün aynı demi. Bi başlayamadın okuman gereken kitaba. Bi izleyemedin şiddetle tavsiye edilen o filmi. Bi araştıramadın şu yeni dünya düzeni muhabbetini. Bişey var demi. Bi olmamışlık olamamışlık var. Bi başladın mı sonu mutsuz bitecek bir girdap var. Herşey çok karışık gibi. Cevaplanamayan soruların var. Daha doğar doğmaz başlıyor yangınlarımız. Herkesin bi açlığı var: Fabrikatörün beşinci bir villaya, futbolcunun ikinci bir sevgiliye, ustanın çırağa.. Bu ihtiyaçlar giderilebiliyor ama sanki senin ihtiyacın; giderilmesini bırak tespit dahi edilemiyor gibi. Anlayamıyorsun hayatı. Sana hayat bilgisi dersinde neden yaşadığını neden bu şekilde olduğunu anlatmıyorlar tabi. Büyüdükçe içindeki koro da güçleniyor. Herşeye argüman bulabiliyorsun. Herşey saçma veya herşey mantıklı gelebiliyor. "Yaa üffff eee anlatıver, ne diyorsun?" Dur be kardeşim celallenme hemen. Dilimiz döndüğünce kendimi ve bi nebze de olsa seni rahatlatma adına birşeyler fısıldıyorum sabrediver azıcık.

KENDİ ZİNDANIMIZ

   Kapı gıcırtısına ve bir de şu lavabonun ıslak terliklerine çorapla basmaya deli olurum. Abi o degil, terliğe basmadan önce tereddüt yaşıyorum ya o deli ediyor aslında beni. Dalgınlıkla basıversen... ama öyle değil işte. Islak olup olmadığını anlayamadığım terliği görünce girdiğim ruh halime ben de anlam veremiyorum. Çıkar çorabı basıver demi. Yok olmaz.. O an o çorapları çıkarmak bir gazeli ezberlemekten daha zor geliyor. Neyse kendimi tanıtmadım. Adım Can soyadım Korkmaz. 17 nisan 2000 tarihinde istanbul da doğdum. Bir anadolu lisesinde ikinci sınıfa geçtim. Kardeşim yok. Annem de istanbul da doğmuş ama anneannemgil urfalı. Kökleri urfa. Annem kürt ve müslüman.37 yaşında ve ev hanımı. Babam da istanbul da doğmuş büyümüş ama o da aslen sivaslı. O türk. Babam da müslüman ama ne biliyim hiç annem gibi değil. Yani cumadan cumaya derler ya hani o da o fırkadan işte. Devamlı annemle dalga geçer bu konularda zaten. Mezhepleri farklıymış sanırsam annemle babamın. Geçen amcam aysel teyzemle